sabahlık

listen to the pronunciation of sabahlık
Turkish - English
neglige
robe
negligee
dressing gown
peignoir
wrapper
(woman's) dressing gown or housecoat
used as a prepositional phrase: Bu sabahlık bu kadar; artık paydos edelim! That's enough work for this morning; let's call it quits!
housecoat
enough (of something) for (so many) mornings: İki sabahlık çay kalmış. I think there's enough tea left to see us through two more mornings
dressing gown, bathrobe, robe
deshabille
morning gown
gown

She was wearing a gown of satin. - O, saten bir sabahlık giymişti.

morning coat
dressing-gown
sabah
morning

Mother always gets up early in the morning. - Anne her zaman sabahları erken kalkar.

I take a walk every morning. - Her sabah yürüyüşe çıkarım.

sabah
mornings

It gets cold in the mornings and evenings, so I want to take care how I dress. - Sabahları ve akşamları hava soğur, bu yüzden nasıl giyineceğime dikkat etmek istiyorum.

She gets up late on Sunday mornings. - Pazar sabahları geç kalkar.

sabah
a/m
sabah
ante meridiem
sabah
morn

Tom called me yesterday at nine in the morning. - Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.

Mother always gets up early in the morning. - Anne her zaman sabahları erken kalkar.

sabah
forenoon
sabah
to morning
akşamlık sabahlık expecting
(death, a birth, a crisis) at any moment
kısa sabahlık
camisole
sabah
morrow
sabah
morning; in the morning
sabah
in the morning

Roosevelt went to church in the morning. - Roosevelt sabah kiliseye gitti.

Mother always gets up early in the morning. - Anne her zaman sabahları erken kalkar.

sabah
a.m

The market opens at 9:00 a.m. - Market sabah dokuzda açılır.

Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m. - Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.

sabah
matutinal
sabah
sunrise

The sunrise is beautiful this morning. - Bu sabah gündoğumu güzel.

Did you see the sunrise this morning? - Bu sabah gün doğumunu gördün mü?

sabah
cockcrow
sabah
dawn

I have exams from dawn till dusk. - Sabahtan akşama kadar sınavlarım var.

It gets extremely cold toward dawn. - Sabaha doğru oldukça soğuk olur.

sabah
antemeridiem
English - English

Definition of sabahlık in English English dictionary

Sabah
A state in eastern Malaysia located at the Northern part of the Borneo island with the main city Kota Kinabalu as its capital
Sabah
one of the states that form the country of Malaysia. Sabah is on the island of Borneo. Yakub ibn Ishaq al Sabah al Kindi Sabah dynasty Al Sabah Sabah family
Sabah
State in eastern Malaysia which has Kota Kinabalu as its capital
sabah
a region of Malaysia in northeastern Borneo
Turkish - Turkish
Sabahla ilgili, sabaha özgü; sabaha yetecek kadar
Sabaha özgü olmak üzere
Sabaha yetecek kadar
Sabahları yataktan kalkınca geçici olarak giyilen üstlük: "Hemen onun üstüne sabahlığını geçirerek kapıyı açmağa koştu."- S. F. Abasıyanık
Sabahları yataktan kalkınca geçici olarak giyilen üstlük
Sabahla ilgili, sabaha özgü
sabah
Gündüzün, günün başlangıcı: "Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın."- R. N. Güntekin
sabah
Güneşin doğduğu andan öğleye kadar geçen zaman, sabahleyin, sabah vakti
SABAH
(Osmanlı Dönemi) Gün doğmasına yakın vakitten, öğle vaktine kadar olan zaman
Sabah
(Osmanlı Dönemi) BÜTEYRA
Sabah
(Osmanlı Dönemi) FETİK
Sabah
(Osmanlı Dönemi) KERAN
akşamlık sabahlık
Nerede ise, kaçınılmaz sonuç pek yakın
sabah
Sabah namazı
sabah
Gündüzün, günün başlangıcı
sabah
Sabah ezanı
sabah
istanbul'da 1876-22 yılları arasında yayımlanan, Papadopulos Efendinin çıkardığı günlük gazete
sabahlık
Favorites