He had been walking for hours.
- O saatlerdir yürümekteydi.
After being frightened for many hours, her mother finally saved her.
- Saatlerce dehşete düşürüldükten sonra,sonunda annesi onu kurtardı.
I've been waiting for hours.
- Saatlerdir bekliyorum.
I'll have to study ten hours tomorrow.
- Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.
There is a clock on the wall.
- Duvarda bir saat var.
She gave him a clock.
- O, ona bir saat verdi.
I've mislaid my watch.
- Kol saatimi kaybettim.
She gave him a watch.
- O, ona bir saat verdi.
You get up at 5 o'clock every morning.
- Her sabah saat 5'te kalkarsın.
Come and see me at eleven o'clock.
- Gel ve saat on birde beni gör.
It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
It took me several hours to write it.
- Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
We must sleep at least seven hours a day.
- Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
Did the timer go off?
- Saat çalmaya başladı mı?
There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks.
- Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.