saatler

listen to the pronunciation of saatler
Turkish - English
clocks and watches
hours

I felt tired from having worked for hours. - Saatlerce çalışmaktan yoruldum.

After being frightened for many hours, her mother finally saved her. - Saatlerce dehşete düşürüldükten sonra,sonunda annesi onu kurtardı.

timepieces
saat
hour

The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour. - Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.

I'll have to study ten hours tomorrow. - Yarın on saat çalışmak zorunda kalacağım.

saat
{i} clock

My clock needs to be fixed. - Saatimin onarılması gerekiyor.

She gave him a clock. - O, ona bir saat verdi.

saat
watch

I bought a watch and I lost it the next day. - Bir saat aldım ve ertesi gün onu kaybettim.

She gave him a watch. - O, ona bir saat verdi.

saat
o'clock

We are to meet together at 9 o'clock tomorrow night. - Yarın gece saat dokuzda birlikte buluşacağız.

It is already nine o'clock. - Saat dokuz oldu bile.

mesai dışı saatler
time off
saat
(Bilgisayar) hr
saat
gauge
saat
(Bilgisayar) at
saat
gage
saat
(Bilgisayar) hrs
saat
timekeeper
saat
time keeper
saat
register
saat
meter

It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth. - Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.

saatler olsun
good health to you
saatler olsun
may it be healthy
saat
horologe
saat
ticker
saat
hours

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

It took me several hours to write it. - Onu yazmak birkaç saatimi aldı.

dini tören için belirlenmiş saatler
canonical hours
elektronik saatler
electronic clocks and watches
en işlek saatler
peak time
erken saatler
the wee hours
evlenme töreni için belirlenmiş saatler
canonical hours
gece geç saatler
the small hours
geceyarısından sonraki saatler
witching hour
geceyarısından sonraki saatler
small hours
geç saatler
late hours
izinli saatler
(Ticaret) absence hours
saat
clock; watch; timepiece
saat
(electricity, gas, or water) meter; taximeter; speedometer
saat
time , clock
saat
timer

There are many different kinds of clocks, including wristwatches, wall clocks, digital watches, gold watches, cuckoo clocks, quartz watches, stopwatches, timer and tower clocks. - Kol saatleri, duvar saatleri, dijital saatler, altın saatler, guguklu saatler, kuvars saatler, kronometreler, zamanlayıcı ve kule saatleri de dahil olmak üzere saatlerin birçok farklı türleri vardır.

Did the timer go off? - Saat çalmaya başladı mı?

saat
an hour's walk; the distance that can be traveled in an hour
saat
time; time of day
saat
hour; time; watch, clock; meter
saat
{i} timepiece
saat
cloek
talebin az olduğu saatler
off peak hours
Turkish - Turkish

Definition of saatler in Turkish Turkish dictionary

saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası: "Karabalçıklı çiftliği kasabadan sıkı yürüyüşlerle bir saat çeker."- R. N. Güntekin
SAAT
(Osmanlı Dönemi) Saatler. Vakitler
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'VA'
Saat
(Osmanlı Dönemi) HÜNEYHE
Saat
(Osmanlı Dönemi) SI'V
Saat
(Osmanlı Dönemi) ENA
saat
Sayaç
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet
saat
Vakit, zaman: "Oyuncular meyus olmayarak gene saati geldiği vakit perdelerini açtılar."- M. Ş. Esendal
saat
Bir işin yapıldığı belli bir zaman
saat
Vakit, zaman
saat
Günün hangi saati olduğunu gösteren alet: "Kolundaki krom saate göz attı."- R. H. Karay
saat
Bir günlük sürenin yirmi dörtte birine eşit, altmış dakikalık zaman dilimi, zaman parçası
saat
Bir işin yapıldığı belirli zaman
saatler
Favorites