sağduyu

listen to the pronunciation of sağduyu
Turkish - English
common sense

Tom thinks Mary lacks common sense. - Tom Mary'nin sağduyudan yoksun olduğunu düşünüyor.

Tom has way too much common sense to do what Mary's asking him to do. - Tom Mary'nin ondan yapmasını istediğini yapmak için oldukça çok fazla sağduyuya sahiptir.

sense

Tom has way too much common sense to do what Mary's asking him to do. - Tom Mary'nin ondan yapmasını istediğini yapmak için oldukça çok fazla sağduyuya sahiptir.

Tom thinks Mary lacks common sense. - Tom Mary'nin sağduyudan yoksun olduğunu düşünüyor.

lucidity
horse sense
foresight
prudence

I appreciate your prudence. - Senin sağduyunu takdir ediyorum.

Prudence is never too much. - Sağduyu asla çok fazla değildir.

mother wit
judgment
nous
good sense
lucidness
judgement [Brit.]
common sense, reason
forethought
reason
farsightedness
{i} discretion

Discretion is a rare and important virtue. - Sağduyu nadir ve önemli bir erdemdir.

{i} judgement

He has good judgement for his age. - Yaşına göre iyi bir sağduyusu var.

plain good sense
conventional wisdom
lucid
commonsense
discretion of
prudent
Turkish - Turkish
Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim: "Bu halk çocuğunun, sağduyusu, temiz bir yüreği, yiğitliği ve hepsiyle beraber saflığı vardır."- F. R. Atay
Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim
Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü
aklıselim
hissiselim
sağduyu
Favorites