sırf

listen to the pronunciation of sırf
Turkish - English
only
purely
simply
sheerer
merely
only, solely
stark
pure, sheer, utter, nothing but
solely
mere
exclusively
pure
very
pure, mere, sheer, only
sheer

About half of everything he says is sheer fiction. - Onun söylediği her şeyin neredeyse yarısı sırf kurgu.

nothing more or less than
sırf bunun için
ipso facto
sırf kendi keyfiyetine göre
at its sole discretion
Turkish - Turkish
Salt, ancak, sadece, yalnız
Tümüyle, bütün olarak, büsbütün
SIRF
Tümüyle, bütün olarak, büsbütün: "Kâhinliğimin sırf bir tesadüfe dayandığı oy birliği ile kabul edildi."- H. Taner
SIRF
(Osmanlı Dönemi) (E) Sadece, yalnızca
SIRF
Salt, ancak, sadece, yalnız: "Sırf vazife diye yaptığım bu ufak tefek hizmetler boşa gitti."- R. N. Güntekin
SIRF
(Osmanlı Dönemi) Sâfi ve hâlis şey. Karışık olmayan
SIRF GAYRİ IZRAR
(Hukuk) Yalnızca başkasına zarar verme
ademi sırf
(Osmanlı Dönemi) yokluğa mahkum. Yokluk