sıralanma

listen to the pronunciation of sıralanma
Turkish - English
line up
lineup
sıralanmak
line up
sıralanmak
{f} align
sırala
juxtapose
sıralanmak
{f} range
sıralanmak
be arranged
sırala
(Bilgisayar) order

I made a list of the students' names in alphabetical order. - Alfabetik sıralamaya göre öğrenci isimlerinin bir listesini yaptım.

She sorted the files in alphabetical order. - O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.

sırala
(Bilgisayar) sort by
sırala
{f} sorted

She sorted the files in alphabetical order. - O, dosyaları alfabetik olarak sıraladı.

I've got it all sorted. - Ben onun tamamına sıralanmış olarak sahibim.

sırala
{f} sequencing
sırala
{f} juxtaposed
sırala
{f} sorting
sırala
sort

The names are sorted alphabetically. - İsimler alfabetik olarak sıralanır.

Sort the items from large to small. - Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın.

derece derece sıralanma
gradation
sırala
concatenated
sıralanmak
aline
sıralanmak
to be listed in order; to be enumerated
sıralanmak
to be arranged or filed (in a certain way)
sıralanmak
to be arranged or arrayed in a row or rows, be lined up
sıralanmak
lineup
Turkish - Turkish
Sıralanmak işi
Sıralanmak
(Osmanlı Dönemi) TERETTÜB
sıralanmak
Sıraya, düzene konulmak
sıralanmak
Sıra oluşturacak biçimde yer almak: "Başımızın üzerinde tabaka tabaka yeşil sular sıralanarak yükseliyor."- H. Z. Uşaklıgil
sıralanmak
Sıraya, düzene konulmak: "Her lakırtı konuşulmuş, yapılacak şeyler sıralanmış, yalnız onları yapmak, yaptırmak kalmıştı."- M. Ş. Esendal
sıralanmak
Sıra oluşturacak biçimde yer almak
sıralanma
Favorites