We clean our classroom after school.
- Okuldan sonra sınıfımızı temizleriz.
Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşma.
Please don't run in the classroom.
- Lütfen sınıfta koşmayın.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
What grade is your sister in?
- Kız kardeşin hangi sınıfta?
He is in the tenth grade.
- O, onuncu sınıfta okuyor.
He finished sorting the papers.
- O, evrakları sınıflandırmayı bitirdi.
The postmen sort the mail each morning.
- Postacı her sabah postaları sınıflandırır.
They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
- Onlar onu mesele çıkarmak için sınıfta olmakla suçladılar.
He ordered the boys not to shout in the classroom.
- Çocuklara sınıfta yüksek sesle konuşmamalarını emretti.
Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
- Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
Classification is not my specialty.
- Sınıflandırma benim uzmanlığım değil.
In the post office, mail is classified according to the place where it is to go.
- Postanede, posta gideceği yere göre sınıflandırılır.
This document is classified.
- Bu belge sınıflandırılmış.
The class was divided into four groups.
- Sınıf dört gruba ayrıldı.
Tom gave up running for class president.
- Tom sınıf başkanlığı için adaylığını koymaktan vazgeçti.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
On a scale of 1 to 10, please rate your proficiency in the following languages.
- 10 a 1 ölçeğinde, lütfen aşağıdaki dillerdeki yeterliliğini sınıflandır.
Since graduation fifteen years ago I have never run into my former classmates.
- On beş yıl önceki mezuniyetten beri eski sınıf arkadaşlarımla hiç karşılaşmadım.
Form is temporary, class is permanent.
- Biçim geçici, sınıf kalıcıdır.