sıkıştırılmamış

listen to the pronunciation of sıkıştırılmamış
Turkish - English
(Bilgisayar) uncompressed
Not having been compressed
Simple past tense and past participle of uncompress
{a} not compressed, loose, large, full
{s} not compacted, not condensed (about computer files)
sıkış
squeeze

Can you squeeze me into your busy schedule? - Beni yoğun programına sıkıştırabilir misin?

sıkış
{i} clench
sıkış
{f} jam

The traffic jam caused me to be late for the meeting. - Trafik sıkışıklığı toplantıya geç kalmama neden oldu.

I was late for the meeting because of a traffic jam. - Ben, bir trafik sıkışıklığı nedeniyle toplantıya geç kaldım.

sıkıştırılmamış
Favorites