I'm not pressed for money.
- Ben paraya sıkışmadım.
Our club has a secret handshake.
- Kulübümüzün gizli el sıkışması var.
Your handshake is too tight.
- Sizin el sıkışmanız çok sıkı.
Can you squeeze me into your busy schedule?
- Beni yoğun programına sıkıştırabilir misin?
The traffic jam caused me to be late for the meeting.
- Trafik sıkışıklığı toplantıya geç kalmama neden oldu.
I think we'll make it in time if we don't get stuck in a traffic jam.
- Trafik sıkışıklığına yakalanmazsak, sanırım onu zamanında yapacağız.