sıfat, sıfat

listen to the pronunciation of sıfat, sıfat
Turkish - English
Turkish - Turkish

Definition of sıfat, sıfat in Turkish Turkish dictionary

sıfat-ı gayriye
kendine özgü olmayan sıfatlar ,özellikler, nitelikler.mesela sevme,acıma,ikram etme gibi eylem bildiren sıfatlar böyledir
sıfat-ı ilahiye
Allah'ın sıfatları.hayat,ilim,irade,kudret,görme,işitme,konuşma gibi özellikleri
SIFAT
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin keyfiyetini izah için kullanılan kelime
SIFAT
(Osmanlı Dönemi) Bir kimse veya şeyin hal ve vasfı, keyfiyeti
SIFAT
(Osmanlı Dönemi) Suret, çehre, yüz. Nişan, alâmet
SIFAT TERKİBİ
(Osmanlı Dönemi) Sıfat tamlaması. Meselâ: "Kâmil insan" kelimeleri bir sıfat terkibidir. Burada Türkçe ifâdeye göre "kâmil insan" terkibinden birinci kelime sıfat (belirten), ikinci kelime ise mevsuf (belirtilen) dir. Farsça kâideye göre "insan-ı kâmil" diye söylenir
SIFÂT
(Osmanlı Dönemi) (Sıfat. C.) Sıfatlar, vasıflar
belgisiz sıfat
bakınız: belirsizlik sıfatı
gelecek zaman sıfat-fiili
İsim veya sıfat gibi kullanılan ve gelecek zaman kavramı veren fiilimsi. Türkçede bu sıfat-fiili -ecek, -esi ekleriyle kurulur: Akacak kan damarda durmaz. Göresim geldi gibi
geniş zaman sıfat-fiili
Fiilin her zaman yapıldığını, yapılmakta olduğunu veya yapılacağını belirten sıfat-fiil. Türkçede bu biçim -ir, -er, -mez ekleriyle kurulur: Gelir (varidat), gider (masraf), güler yüz, bitmez iş, dinmez ağrı, görünmez kaza gibi
geçmiş zaman sıfat-fiili
Geçmiş zaman kavramı veren ve isim, sıfat gibi kullanılan sıfat-fiil. Türkçede bu sıfat-fiil -dik veya -miş ekleriyle kurulur. Bildiklerinizi anlatın. Tanıdık adam. Geçmişi saygıyla anıyoruz cümlelerindeki bildik, tanıdık, geçmiş birer geçmiş zaman sıfat-fiilidir
pekiştirmeli sıfat
Pekiştirmeli kelime biçiminde kurulmuş sıfat
sıfat
Bir adı, nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten kelime
sıfat
Yüz, kılık ve dış görünüş: "Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği yoktu."- F. R. Atay
sıfat
Bir ismi, nitelik, nicelik, yer, sıra vb.bakımından niteleyen, belirten kelime
sıfat
(Osmanlı Dönemi) nitelik, vasıf
sıfat
Bir kimsenin görev, ödev, toplumsal veya hukuki bakımdan yeri ve özelliği: "Başvezir sıfatıyla hükûmet işlerini idare eder."- R. H. Karay
sıfat
Bir ismi, nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten kelime
sıfat
Dilbilgisindeki sözcük türlerinden biri
sıfat
Bir kimsenin görev, ödev, toplumsal veya hukukî bakımdan yeri ve özelliği
sıfat
Yüz, kılık ve dış görünüş
sıfat takımı
Bir cümlede sıfatların oluşturduğu ayrı ayrı unsurlar
sıfat tamlaması
Sıfatların kendilerinden sonra gelen bir adı niteleyerek veya belirterek kurduğu tamlama
sıfat-fiil
Fiilden -an (-en), -r (-ır, -ir, -ur, -ür), -acak (-ecek) vb. eklerle türetilmiş isim ve sıfat görevinde kullanılan kelimeler, ortaç, partisip
sıfat-fiil grubu
Sıfat-fiillerin cümlede birlikte kullanıldıkları kelimelerle oluşturduğu grup
sıfât
(Osmanlı Dönemi) nitelikler, vasıflar
türemiş sıfat
Yapım ekiyle kurulmuş sıfat: Akıllı çocuk. Sarışın kız gibi
yalın sıfat
Birleşik olmayan ve yapım eki almamış bulunan sıfat
zincirleme sıfat tamlaması
Bir sıfat tamlamasına çoğu kez "-li" bazen de "-siz" veya 3. kişi iyelik eki getirilerek kurulan ikinci bir sıfat tamlaması
English - Turkish

Definition of sıfat, sıfat in English Turkish dictionary

sıfat-ı ayniye
kendine özgü sıfat,özellik,nitelik mesela celâl,yani sonsuz büyüklük sıfatı böyledir
sıfat, sıfat
Favorites