sıçrayış

listen to the pronunciation of sıçrayış
Turkish - English
jumping, bounce, bound
capriole
jump
jumping; way of jumping
jumping
bound
fling
{i} skip
bouncing
capriccio
bounce
spring
sıçrayış açısı
immediate crease recovery angle
sıçra
(Bilgisayar) jump to
sıçra
{f} jumping
sıçra
(Bilgisayar) jump

The kangaroo jumps very high. - Kangurular çok yüksek sıçrarlar.

How high can you jump? - Siz ne kadar yükseğe sıçrayabilirsiniz?

sıçra
{f} gambol
sıçra
{f} leaped

Tom leaped from his seat. - Tom koltuğundan sıçradı.

Tom leaped at Mary and tried to strangle her. - Tom, Mary'ye sıçradı ve onu boğmaya çalıştı.

sıçra
{f} leapt

The dog leapt and caught the disk in midair. - Köpek sıçradı ve havada diski yakaladı.

sıçra
{f} leap

That's one small step for a man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

Think before you leap. - Sıçramadan önce düşün.

sıçra
{f} spring

That idea was a springboard for further discussions about sex. - Bu fikir seks hakkında daha fazla tartışmalar için bir sıçrama tahtasıydı.

sıçra
hop up
sıçra
{f} dart
sıçra
hop

Sami hopped from the bed. - Sami yataktan sıçradı.

Turkish - Turkish
Sıçramak işi veya biçimi