to be filtered, to be strained; to trickle; to glide, to soar; to lose weight, to get thin; to slip away, to creep away, to steal, to infiltrate; (gözyaşları) to run down
Uyumlu bir biçimde ve salınarak yürümek veya yüzüne nazlı bir anlam vermek: "Bir tanesinin elinde-muhakkak çalmış olacak- bir şık şemsiye, o günün sosyete hanımlarını taklit ederek kırıtıyor, süzülüyorlardı."- H. E. Adıvar
Sessizce ve görünür bir hareket yapmadan ilerlemek: "Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal."- Y. K. Beyatlı. İnsan sessiz, gizlice ve kayıyormuş gibi gitmek: "Bir daha vurdum ve cevap alamayınca her zaman yaptığım gibi usulca kapıyı açıp içeri süzüldüm."- H. Taner. Çok zayıflamak: "Yedi sekiz gün içinde kızcağız, süzülmüş, solmuş, gözleri çukura kaçmıştı."- M. Ş. Esendal