Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Some of the students decorated the classroom with Christmas ornaments.
- Öğrencilerden bazıları sınıfı yılbaşı süsleri ile süsledi.
The room is richly ornamented.
- Oda zengin bir şekilde süslenmiş.
They adorned the room with flowers.
- Onlar odayı çiçeklerle süslemişler.
I told her the truth. I just added a few embellishments.
- Ona gerçeği söyledim. Sadece birkaç süslemeler ekledim.
I don't embroider their handkerchiefs.
- Onların mendillerini süslemiyorum.
Borscht is often garnished with dill and sour cream.
- Pancar çorbası genellikle dereotu ve ekşi krema ile süslenir.
They adorned the room with flowers.
- Onlar odayı çiçeklerle süslemişler.
Sami bought some ornamental plants.
- Sami bazı süs bitkileri satın aldı.
Sami planted some ornamental plants.
- Sami bazı süs bitkileri dikti.
Tom hung the ornaments on the Christmas tree.
- Tom süsleri Noel ağacına astı.
The room is richly ornamented.
- Oda zengin bir şekilde süslenmiş.
Borscht is often garnished with dill and sour cream.
- Pancar çorbası genellikle dereotu ve ekşi krema ile süslenir.
Mary helped her mother decorate the Christmas tree.
- Mary Noel ağacını süslemek için annesine yardım etti.
I love to decorate with balloons.
- Balonlarla süslemeyi severim.
Tom is a decorated war hero.
- Tom süslenmiş bir savaş kahramanı.
I told her the truth. I just added a few embellishments.
- Ona gerçeği söyledim. Sadece birkaç süslemeler ekledim.
Tom told Mary that she put up her Christmas decorations too early.
- Tom, Mary'e onun Noel süslemelerini çok erken koyduğunu söyledi.
The party decorations were colorful.
- Parti süslemeleri renkliydi.
The temples on Mars are decorated with lotus flowers.
- Mars'taki tapınaklar, nilüfer çiçekleri ile süslenmiştir.
They adorned the room with flowers.
- Onlar odayı çiçeklerle süslemişler.
I don't want a big, fancy wedding.
- Büyük süslü bir düğün istemiyorum.
You don't need to wear anything fancy.
- Süslü bir şey giymene gerek yok.
Proverbs are an ornamentation of speech.
- Atasözleri konuşmanın bir süsüdür.
She wears flamboyant clothes to draw attention.
- O, dikkat çekmek için süslü giysiler giyer.
I told her the truth. I just added a few embellishments.
- Ona gerçeği söyledim. Sadece birkaç süslemeler ekledim.