Tom made a reservation at a fancy restaurant for Valentine's day.
- Tom sevgililer günü için süslü bir restoranda bir rezervasyon yaptırdı.
I never for a moment imagined I'd be able to afford to live in such a fancy house.
- Böyle süslü bir evde yaşayabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
That ornate silver platter is my favorite!
- Bu süslü gümüş tabak, benim favorim!
I was expecting something a little fancier that this.
- Bundan biraz daha süslü bir şey bekliyordum.