The river continuously flows to the sea, it will never pause to let us cross on dry land.
The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
I continually go to the market.
- Ben sürekli olarak pazara giderim.
She complained continually that there was no money left.
- O sürekli olarak para kalmadığından şikayet ediyordu.
He was constantly borrowing money from me.
- O, benden sürekli olarak ödünç para alıyordu.
His mother is constantly complaining about it.
- Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.
Tom called Mary continuously.
- Tom sürekli olarak Mary'yi aradı.
You cannot get along with him because he speaks continuously.
- O sürekli olarak konuştuğu için onunla anlaşamazsın.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.