The river continuously flows to the sea, it will never pause to let us cross on dry land.
The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
Within the thermosphere, temperatures rise continually to well beyond 1,000 degrees C.
- Termosfer içinde sıcaklıklar sürekli olarak 1.000 derece Celsius'un hayli ötesine yükselir.
I continually go to the market.
- Ben sürekli olarak pazara giderim.
His mother is constantly complaining about it.
- Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.
I am constantly forgetting names.
- Sürekli olarak isimleri unutuyorum.
People are changing continuously.
- İnsanlar sürekli olarak değişiyorlar.
Tom called Mary continuously.
- Tom sürekli olarak Mary'yi aradı.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.