sürülmüş

listen to the pronunciation of sürülmüş
Turkish - English
exiled
driven
tilled
sude
sürülmüş (tarla)
plowed
sürülmüş tarla
ploughed field
sürülmüş tarla
plowed field
vernik sürülmüş
varnished
sür
{f} drove

Tom thought he could reach the airport on time if he drove a little over the speed limit. - Tom birazcık hız limitinin üzerinde sürerse vaktinde havaalanına yetişebileceğini düşündü.

Tom got into the driver's seat and drove off. - Tom sürücünün yerine oturdu ve uzaklaştı.

sür
{f} exile

He was exiled from his own country. - Kendi ülkesinden sürgün edildi.

Santa Ana was living in exile in Cuba. - Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.

sür
{f} smeared
sür
{f} tilled
sür
{f} last

The speech lasted thirty minutes. - Konuşma otuz dakika sürdü.

The rain lasted five days. - Yağmur beş gün sürdü.

sür
impel
sür
{f} drive

Do you know how to drive? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

Do you know how to drive a car? - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

sür
{f} lasting

The war lasting for years impoverished the country. - Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.

sür
driven

Have you ever driven a sports car? - Hiç spor araba sürdün mü?

You'd better not have driven my car. - Keşke arabamı sürmeseydin.

sür
deport

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sür
banish

He was banished to an island for high treason. - O vatana ihanet için bir adaya sürüldü.

Tom was banished from the town. - Tom kasabadan sürüldü.

sür
deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

domuz yağı sürülmüş
larded
leke sürülmüş
endamaged
sür
expatriate
sür
{f} smear
şerefine sürülmüş leke
a blot on escutcheon
Turkish - Turkish

Definition of sürülmüş in Turkish Turkish dictionary

Sür
(Osmanlı Dönemi) REM
Sür
(Osmanlı Dönemi) GELE