sürücülük

listen to the pronunciation of sürücülük
Turkish - English
automobilism
driving, motoring
driving, being a driver
motoring
sürücü
driver

I think he is a good driver. - Ben onun iyi bir sürücü olduğunu düşünüyorum.

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.

sürücü
host drive
sürücü
operator's
sürücü
herder
sürücü
(Ticaret) carrier
sürücü
rider

Bike helmets can protect riders from serious head injuries. - Bisiklet kaskları, sürücüleri ciddi kafa yaralanmalarından koruyabilir.

sürücü
disk drive

This computer has a floppy disk drive. - Bu bilgisayarın disket sürücüsü var.

My laptop doesn't have an optical disk drive. - Dizüstü bilgisayarımda optik disk sürücüsü yok.

sürücü
(Bilgisayar) disk in
sürücü
jehu
sürücü
impellent
sürücü
(bilgisayar) drive
sürücü
driver (of a vehicle)
sürücü
driver; motorist; drive, disk drive
sürücü
automobilist
sürücü
autoist
sürücü
driver , drive
sürücü
comp. drive
sürücü
driving

His job is driving a sight-seeing bus. - Onun işi, bir tur otobüsü sürücülüğüdür.

He failed to pass his driving test. - O, sürücü sınavını geçemedi.

sürücü
dr
sürücü
{i} drive

I had my driver's license renewed last month. - Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.

I think he is a good driver. - Ben onun iyi bir sürücü olduğunu düşünüyorum.

sürücü
driver, drive
sürücü
motorist

Motorists should anticipate traffic delays. - Sürücüler trafik gecikmelerini önceden tahmin etmeliler.

There are tough penalties for motorists who choose to ignore speed restrictions in school zones. - Okul bölgelerinde hız kısıtlamalarını görmezden gelmeyi seçen sürücüler için sert cezalar var.

sürücü
herd
Turkish - Turkish
Sürücünün işi, şoförlük
Sürücü
(Osmanlı Dönemi) BERİD
sürücü
Çoban, güdücü
sürücü
Sürü yetiştiren kimse
sürücü
Taşıt süren kimse, şoför