süpürücü

listen to the pronunciation of süpürücü
Turkish - English
sweeper
street sweeper (person or machine)
süpür
(Bilgisayar) wipe

I wiped the dirt off my pants. - Ben pantolonumdaki kiri süpürdüm.

süpür
{f} whisk
süpür
sweep up

We need to sweep up the dust. - Tozu süpürmemiz gerekir.

süpür
{f} swept

She ordered the room to be swept. - Odanın süpürülmesini buyurdu.

Tom swept the kitchen floor while Mary washed the dishes. - Mary bulaşıkları yıkarken, Tom mutfak zeminini süpürdü.

süpür
{f} sweeping

Sweeping the room is my daughter's job. - Odayı süpürmek kızımın işidir.

I see her sweeping the room. - Onu odayı süpürürken görüyorum.

süpür
{f} sweep

Not only did I forget to close the window, but I also forgot to sweep. - Sadece pencereyi kapatmayı değil aynı zamanda süpürmeyi de unuttum.

I see her sweeping the room. - Onu odayı süpürürken görüyorum.

kar süpürücü
snowplow; snowblower, snow thrower
motorlu bahçe süpürücü
garden vac
motorlu süpürücü
motor sweeper
sokak süpürücü
street-sweeper
sokak süpürücü
sweeper
süpür
sweep#up
süpür
sweepup
süpürücü
Favorites