sükûnet

listen to the pronunciation of sükûnet
Turkish - English

Definition of sükûnet in Turkish English dictionary

sükunet
tranquility

Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces. - Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.

sükunet
tranquillity
sükunet
serenity

Nature photos of animals taken in complete tranquility and serenity, are truly masterpieces. - Hayvanların huzur ve sükunet içinde çekilen doğa resimleri gerçekten şaheserdir.

sükunet
Peacefulness
sükunet
quiescence
sükunet
peace
sükunet
lull
sükunet
quietness
sükunet
quiet
sükunet
placidity
sükunet
hush
sükunet
repose
sükunet
languor
sükunet
still
sükunet
quietude
sükûnet akımı
quiescent current
sükûnet aralığı
quiescent period
sükûnet bulmak
to be calmed
sükûnet bulmak
to be calmed, become tranquil, quiet down
sükûnet durumu
stationary state
sükûn, sükûnet
calm, quiet, rest, repose, tranquility
sükunet
rest
sükunet
silence
sükunet
stillness
sükunet
sedate
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Hareketsizlik
(Osmanlı Dönemi) Vakarlılık, ciddiyet
(Osmanlı Dönemi) Durgunluk. Rahatlık
Huzur, rahat
(Osmanlı Dönemi) sâkinlik, durgunluk, rahatlık, hareketsizlik
Durgunluk, dinginlik, hareketsizlik
sükûn
sükün
sükunet
Huzur, rahat: "Büyük gürültü gibi sükûnetin büyüğü de insanı yoruyordu."- R. N. Güntekin
sükunet
Durgunluk, dinginlik, hareketsizlik: "Terbiye ve sükûnetlerini de hiç kaybetmeyen bakışlarına asla çirkin denemezdi."- R. N. Güntekin
sükunet
Dinme, yatışma
sükûnet
Favorites