sözleşmesiz

listen to the pronunciation of sözleşmesiz
Turkish - English

Definition of sözleşmesiz in Turkish English dictionary

sözleşme
engagement

The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly. - Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.

I have a previous engagement. - Bir önceki sözleşmem var.

sözleşme
contract

The contract was rather loose. - Sözleşme oldukça gevşek.

No ambiguities are allowed in a contract. - Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.

sözleşme
agreement

Thank you for the draft of the Agreement. - Sözleşme taslağı için sana teşekkür ederim.

Did you make a formal agreement with him? - Onunla resmi bir sözleşme yaptın mı?

sözleşme
charter
sözleşme
articles

I don't censor their articles. - Onların sözleşmelerini sansürlemem.

sözleşme
indenture
sözleşme
deed
sözleşme
agreement contract
sözleşme
compact
sözleşme
covenant
sözleşme
{i} contracting
sözleşme
{s} contractual
sözleşme
oral contract
sözleşme
pact
sözleşme
(Hukuk) contract, convention, pact
sözleşme
agreement; contract
sözleşme
mutually promising
sözleşme
agreement, contract, compact, covenant, bond
sözleşme
(Hukuk) (uluslar arası) convention
sözleşme
(Avrupa Birliği) convention

Bush respects the Geneva Convention. - Bush Cenevre Sözleşmesine saygı duyuyor.

Bush never violated the Geneva Convention. - Bush Cenevre Sözleşmesi'ni asla ihlal etmedi.

Turkish - Turkish
Sözleşmeye dayanmayan, sözleşme yapılmamış olan, mukavelesiz, kontratsız
Sözleşme yapılmayarak, sözleşme olmaksızın
kontratsız
mukavelesiz
Sözleşme
mukavele
Sözleşme
(Hukuk) KAVİLLEŞME
Sözleşme
kontrat
Sözleşme
mukavelename
sözleşme
Bu işlemi gösteren belge, mukavelename
sözleşme
Sözleşmek işi
sözleşme
Hukuki sonuç doğurmak amacıyla iki veya daha çok kişinin veya kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem, bağıt, akit, mukavele, kontrat: "Anayasa, her şeyden önce bütün vatandaşların uymak zorunda olduğu bir toplum sözleşmesidir."- N. Cumalı
sözleşmesiz
Favorites