sözleşme

listen to the pronunciation of sözleşme
Turkish - English
engagement

The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly. - Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.

Tom had a previous engagement. - Tom'un bir önceki sözleşmesi vardı.

contract

The details of the agreement are set forth in the contract. - Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.

No ambiguities are allowed in a contract. - Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.

agreement

Did you make a formal agreement with him? - Onunla resmi bir sözleşme yaptın mı?

A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant. - Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.

charter
articles

I don't censor their articles. - Onların sözleşmelerini sansürlemem.

indenture
oral contract
compact
pact
(Hukuk) contract, convention, pact
contractual
agreement; contract
mutually promising
agreement, contract, compact, covenant, bond
covenant
(Hukuk) (uluslar arası) convention
deed
agreement contract
{i} contracting
(Avrupa Birliği) convention

Bush respects the Geneva Convention. - Bush Cenevre Sözleşmesine saygı duyuyor.

Bush never violated the Geneva Convention. - Bush Cenevre Sözleşmesi'ni asla ihlal etmedi.

sözleşme yapmak
contract
sözleşme bedeli
Contract price
sözleşme makamı
Contracting authority
sözleşme aşamasına gelmek
take up one's indentures
sözleşme dışı
(Hukuk) extracontractual
sözleşme dışı sorumluluk
(Hukuk) non-contractual liability
sözleşme hükümleri dışında uygulanabilir hukuk kuralları
(Hukuk) proper law, applicable law
sözleşme imzalamak
sign up
sözleşme imzalamak
sign on
sözleşme konusu üretim süreci
(Hukuk) contract process
sözleşme konusu ürün
(Hukuk) contract product
sözleşme konusu ürünler pazarı
(Hukuk) relevant market for the contract products
sözleşme kâğıdı
indenture
sözleşme süresi uzatılmış kimse
holdover
sözleşme tutanağı protocol, summary of the results of
a negotiation
sözleşme yapmak
covenant
sözleşme yapmak
to contract
sözleşme bedeli
(Kanun) contract value
sözleşmek
promise each other
sözleşmek
agree together
toplu sözleşme
labor agreement
vadeli sözleşme
(Ticaret) forward contract
arasında sözleşme
an agreement/a contract between
sözleşmeler
contracts

Contracts have already been negotiated. - Sözleşmeler zaten görüşüldü.

I will not translate contracts anymore. - Artık sözleşmeleri çevirmeyeceğim.

tip sözleşme
Contract type
Birleşmiş Milletler Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşme
(Hukuk) United Nations International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights
Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşme
(Hukuk) United Nations Convention on the Elimination of All of Forms Discrimination Against Women
Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşme
(Hukuk) International Covenant on Economic Social and Cultural Rights
Hava Kuvvetleri sözleşme takviye programı; Silahlı Kuvvetler sözleşme takviye pr
(Askeri) Air Force contract augmentation program; Armed Forces contract augmentation program
Haziran 1985 tarihli Schengen Antlaşmasını Uygulayan Sözleşme)
(Hukuk) Schengen Convention (Convention implementing the Schengen Agreement of 14 June 1985 between the Governments of the States of the Benelux Economic Union, the Federal Republic of Germany and the French Republic on the gradual abolition of checks at their common borders)
Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Sözleşme
(Hukuk) International Covenant on Civil and Political Rights
Polis Merkezinin Kurulması Hakkındaki Sözleşme)
(Hukuk) Europol Convention(Convention based on article K.3 of the Treaty on European Union, on the Establishment of a European Police Office)
alt sözleşme
subcontract
alt sözleşme
(Hukuk) subcontracting
basit sözleşme
(Ticaret) simple contract
bağlayıcı sözleşme
(Hukuk) binding contract
birçok ana sözleşme
(İnşaat) multiple prime contracts
dayanak sözleşme
(Ticaret) reference contract
deneme süresi bitip sözleşme yapmak
take up one's indentures
esas kontrol subayı; tedarik sözleşme subayı
(Askeri) primary control officer; procuring contracting officer
gizlilik dereceli sözleşme
(Askeri) classified contract
iyi bir sözleşme yapmak
land a good contract
işbu sözleşme
(Hukuk) herein contract, this contract
işkenceye karşı sözleşme
(Hukuk) convention on torture
kamu hukuku sözleşmesi, kamu hukukuna tâbi sözleşme
(Hukuk) contract governed by public law
karşılıksız sözleşme
(Hukuk) gratuitous contract
kurucu sözleşme
(Ticaret) founding charter
maddi sözleşme
(Ticaret) material contract
model sözleşme
(Ticaret) pattern bargaining
muharebe sahası müttefik sözleşme ofisi
(Askeri) theater allied contracting office
mühürlü sözleşme
specialty
müşterek sözleşme destek planı
(Askeri) joint contracting support plan
referans sözleşme
(Ticaret) reference contract
senelik sözleşme
(Ticaret) annual contract
sözleşmek
to promise each other; to make an appointment
sözleşmek
to agree to meet (at a certain place at a certain time)
sözleşmek
{f} compact
sözleşmek
{f} covenant
tek taraflı sözleşme
(Hukuk) unilateral contract
tek yanlı sözleşme
deed pool
temiz sözleşme
(Kanun) clean charter
toplu sözleşme
across the board agreement
toplu sözleşme
toplusözleşme
toplu sözleşme
(Hukuk) collective bargaining
toplumsal sözleşme teorisi
(Pisikoloji, Ruhbilim) social contract theory
uçak gemisi kontrollü yaklaşma; merkezi sözleşme makamı; devre kart montajı; kon
(Askeri) carrier-controlled approach; central contracting authority; circuit card assembly; container control activity; contamination control area; contingency capabilities assessment; contract construction agent (DOD)
vadeli sözleşme
future
yıllık sözleşme
(Ticaret) annual contract
zımni sözleşme
(Kanun,Ticaret) implied contract
zımni sözleşme
(Kanun) implied-in-law contract
zımni sözleşme teorisi
(Politika, Siyaset) implicit contract theory
üst sözleşme yetkilisi; durum koordinasyon subayı
(Askeri) senior contracting official; state coordinating officer
İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme
(Hukuk) Convention for the Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms
Turkish - Turkish
Bu işlemi gösteren belge, mukavelename
Sözleşmek işi
Hukuki sonuç doğurmak amacıyla iki veya daha çok kişinin veya kuruluşun karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla gerçekleşen işlem, bağıt, akit, mukavele, kontrat: "Anayasa, her şeyden önce bütün vatandaşların uymak zorunda olduğu bir toplum sözleşmesidir."- N. Cumalı
mukavele
(Hukuk) KAVİLLEŞME
kontrat
mukavelename
sözleşme tutanağı
Sözleşme şartlarını içeren belge
sözleşme yapmak
Bir sözleşmeyi yazılı olarak belirlemek, mukavele yapmak, kontrat yapmak
Sözleşmek
(Osmanlı Dönemi) TAVAUD
TİP SÖZLEŞME
(Hukuk) Tarafları bağlayacak koşulların,genellikle söz eşmeye taraf olamayan kimselerce belirlendiği ve tarafların aralarındaki sözleşmeyi bu çerçevede yapmaları grerken sözleşme
ana sözleşme
Taraflar arası düzenlenen ilk ve temel sözleşme
sözleşmek
Herhangi bir iş konusunda birbirine karşılıklı söz vermek
sözleşmek
Belli bir yerde, belli bir saatte buluşmayı kararlaştırmak
toplu sözleşme
İş kanununa göre, iş verenle bir yerde çalışan işçiler arasındaki çalışma şartlarını ve ücretleri düzenlemek amacıyla, işçilerin bağlı olduğu sendika ile iş veren arasında belli bir süre için imzalanan anlaşma
ön sözleşme
Gelecekteki bir sözleşmenin gerçekleştirilmesi amacıyla geçici olarak yapılan sözleşme, akit vaadi
sözleşme
Favorites