The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
Tom had a previous engagement.
- Tom'un bir önceki sözleşmesi vardı.
The details of the agreement are set forth in the contract.
- Anlaşmanın ayrıntıları sözleşmede belirtilir.
No ambiguities are allowed in a contract.
- Bir sözleşmede belirsizliklere izin verilmez.
Did you make a formal agreement with him?
- Onunla resmi bir sözleşme yaptın mı?
A tenancy agreement is a legally binding document between a landlord and their tenant.
- Bir kira sözleşmesi, ev sahibi ve kiracıları arasında yasal olarak bağlayıcı bir belgedir.
I don't censor their articles.
- Onların sözleşmelerini sansürlemem.
Bush respects the Geneva Convention.
- Bush Cenevre Sözleşmesine saygı duyuyor.
Bush never violated the Geneva Convention.
- Bush Cenevre Sözleşmesi'ni asla ihlal etmedi.
Contracts have already been negotiated.
- Sözleşmeler zaten görüşüldü.
I will not translate contracts anymore.
- Artık sözleşmeleri çevirmeyeceğim.