Bogdan said he would be there tomorrow.
- Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.
What he said is true.
- Onun söylediği doğru.
She told me that she had bought a CD.
- Bana bir CD aldığını söyledi.
He told me that his father was dead.
- O bana babasının öldüğünü söyledi.
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?
- İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?
I've got nothing to say to him.
- Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
This is confidential, I can only tell him personally.
- Bu gizli, sadece ona kişisel olarak söyleyebilirim.
Tom said I looked confident.
- Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.
Please tell me your address.
- Lütfen adresini bana söyle.
Could you please tell me why you love her?
- Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?
He received a telegram saying that his mother had died.
- O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.
He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.
- O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.
He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything.
- Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.
If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
- Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.