söylenen

listen to the pronunciation of söylenen
Turkish - English
querulous
repining
said

Tom paid close attention to what was being said. - Tom söylenenleri dikkatle dinledi.

Once you've said something, it can't be taken back. - Söylenen söz geri alınamaz.

söylenen kimse
grump
söylenen şeyler
utterances
söyle
{f} said

I remember what he said. - Onun ne söylediğini hatırlıyorum.

Bogdan said he would be there tomorrow. - Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.

söyle
spit it out !
söyle
told

My father told me not to read a book in my bed. - Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.

He told me that his father was dead. - O bana babasının öldüğünü söyledi.

söyle
told to
söyle
say

An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what? - İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?

I've got nothing to say to him. - Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

söyle
confide

I'm confident that Tom will do what he says he'll do. - Tom'un yapacağını söylediği şeyi yapacağına eminim.

Tom said I looked confident. - Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.

söyle
tell

Please tell me your address. - Lütfen adresini bana söyle.

Tell me which of the two cameras is the better one. - İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.

söyle
{f} saying

He began by saying that he would not speak very long. - O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.

He received a telegram saying that his mother had died. - O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.

ayrılırken söylenen dokunaklı söz
parthian shaft
söyle
dictate
söylenenler
Those who said
ayrılırken söylenen dokunaklı söz
parting shot
ayrılırken söylenen dokunaklı söz
parthian shot
ağızdan lâf almak için söylenen söz
draw
başkası için söylenen söz
apostrophe
daha önce söylenen
(Hukuk) foregoing
dikkati başka yöne çekmek için söylenen söz
red herring
en bas sesle söylenen ezgi
ground bass
en son olarak söylenen
last mentioned
gitarla söylenen antillere özgü balad
Calypso
kendi kendine söylenen
grump
kendi kendine söylenen sözler
aside
kolayca söylenen
glib
sonraki kelime ile söylenen sözcük
proclitic
söyle
mouth

He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything. - Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.

Tom told his son not to speak with his mouth full. - Tom oğluna ağzı doluyken konuşmamasını söyledi.

söyle
apprise
söyle
told#to
söyle
spit it out
söyle
toldto
sık söylenen söz
commonplace
topluca söylenen şarkı
catch
yapmacıklı bir dille söylenen
euphuistic
yukarıda söylenen
(Hukuk) aforesaid
çabuk söylenen komik şarkı sözleri
patter
üstü kapalı söylenen şey
sous entendu