söylendiğinde

listen to the pronunciation of söylendiğinde
Turkish - English
it is said
some say, it is claimed, people say
söyle
{f} said

It doesn't matter what he said. - Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.

Bogdan said he would be there tomorrow. - Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.

söyle
spit it out !
söyle
told

She told me that she had bought a CD. - Bana bir CD aldığını söyledi.

Don't forget what I told you. - Sana söylediklerimi unutma.

söyle
told to
söyle
say

An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what? - İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?

I've got nothing to say to him. - Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

söyle
confide

He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married. - O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.

Tom said I looked confident. - Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.

söyle
tell

Please tell me where you will live. - Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.

Can you please tell me what time the train leaves? - Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?

söyle
{f} saying

He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning. - O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi.

He began by saying that he would not speak very long. - O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.

söyle
dictate
söyle
mouth

He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything. - Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.

If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut. - Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.

söyle
apprise
söyle
told#to
söyle
spit it out
söyle
toldto
söylendiğinde
Favorites