You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
It doesn't matter what he said.
- Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.
Don't forget what I told you.
- Sana söylediklerimi unutma.
At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
- Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
Say it in another way.
- Onu başka bir şekilde söyle.
Please say it in English.
- Lütfen onu İngilizce olarak söyle.
He hasn't said anything publicly, but in confidence he told me he's getting married.
- O bana alenen bir şey söylemedi ama sır olarak o bana evleneceğini söyledi.
This is confidential, I can only tell him personally.
- Bu gizli, sadece ona kişisel olarak söyleyebilirim.
Please tell me where you will live.
- Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.
Can you please tell me what time the train leaves?
- Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?
What you are saying does not make sense.
- Söylediğinin anlamı yok.
He began by saying that he would not speak very long.
- O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.
He opened his mouth as if to speak, but didn't say anything.
- Konuşacakmış gibi ağzını açtı ama hiçbir şey söylemedi.
Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
- Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.