söylemez

listen to the pronunciation of söylemez
Turkish - English
inexpressive
a face that is inexpressive shows no emotion
not expressive; "an inexpressive face"
Without expression or meaning; not expressive; dull; unintelligent; as, an inexpressive countenance
Lacking expression or emotion
Inexpressible
not expressive; "an inexpressive face
{s} not expressive, not showing expression
söyle
{f} said

Bogdan said he would be there tomorrow. - Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.

You didn't do a very good job, I said. - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.

söyle
spit it out !
söyle
told

She told me that she had bought a CD. - Bana bir CD aldığını söyledi.

He told me that his father was dead. - O bana babasının öldüğünü söyledi.

söyle
told to
söyle
say

Please say it in English. - Lütfen onu İngilizce olarak söyle.

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

söyle
confide

Tom said I looked confident. - Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.

This is confidential, I can only tell him personally. - Bu gizli, sadece ona kişisel olarak söyleyebilirim.

söyle
tell

Can you please tell me what time the train leaves? - Trenin ne zaman kalkacağını lütfen bana söyleyebilir misin?

Tell me which of the two cameras is the better one. - İki kameradan hangisinin daha iyi olduğunu bana söyle.

söyle
{f} saying

He received a telegram saying that his mother had died. - O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.

It goes without saying that honesty is the key to success. - Başarının anahtarı olan dürüstlük söylenilmediği taktirde sürer

söyle
dictate
söyle
mouth

If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut. - Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.

Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened. - Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.

söyle
apprise
söyle
told#to
söyle
spit it out
söyle
toldto
söylemez
Favorites