Onları asidin içinde eritmem.
- I don't dissolve them in acid.
Koluna biraz batarya asidi döktüğümde en iyi gömleklerimden birini mahvettim.
- I ruined one of my best shirts when I spilled some battery acid on the sleeve.
Bu madde, asite maruz kalmış olmalı.
- The substance must be treated with acid.
Limon ve misket limonu asitli meyvedir.
- Lemons and limes are acidic fruits.
Ananas ve limon gibi asitli meyveler ekşidir.
- Acid fruits like pineapples and lemons are sour.
Ananas ve limon gibi asitli meyveler ekşidir.
- Acid fruits like pineapples and lemons are sour.
Limon ve misket limonu asitli meyvedir.
- Lemons and limes are acidic fruits.
Acid acts on things which contain metal.
- Säure greift metallhaltige Gegenstände an.
The decay of the shrine is due, in part, to acid rain.
- Der Verfall des Schreins liegt zum Teil am sauren Regen.