sâbit

listen to the pronunciation of sâbit
Turkish - English
fixed

There is a fixed standard in the king's principles. - Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.

We had better do away with such a fixed idea. - Böyle bir sabit fikirden kurtulsak iyi olur.

firm
constant

Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques. - Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.

Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x. - x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.

stationary
stable
established
permanent
immovable
entrenched
attached
irremovable
changeless
rigid
flat-footed
stabilised
stedfast
(Bilgisayar) stabilize
built-in
(Tıp) stationary phase
overhead
lasting
certain
changelessly
dormant
staring
invariant
lump sum
still

I still couldn't format my hard disk. - Sabit diskime hâlâ format atamadım.

Sitting still he tried to put his best foot forward. - Sabit bir biçimde durarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.

abiding
fix

There is a fixed standard in the king's principles. - Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.

You had better fix the bookcase to the wall. - Kitaplığı duvara sabitlesen iyi olur.

cut-and-dried
(Konuşma Dili) hard and fast
(Jeoloji) geostationary
(isim) Stable; constant
flat

I charge a flat fee of 2,000 dollars per weekend for my services. - Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.

standing
indelible
set
put

Sitting still he tried to put his best foot forward. - Sabit bir biçimde durarak elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı.

immobile
flat footed
fixed, stationary; stable; invariable, constant
proven, established
fixed; stationary; constant; static; stable, firm; immobile, immovable; (renk, boya) fast; indelible
invariable
(Hukuk) rooted
immutable
staid
real

Determine the range of values of the constant k to which the quadratic inequality x² + kx - 3k > 0 holds for any real value of x. - x bir reel sayı olmak üzere, x² + kx - 3k > 0 eşitsizliğinde k sabitinin alabileceği değer aralığını bulunuz.

fixed (stare)
fast
fast (color, dye), (color) that won't fade or rub off; indelible (ink, stain, pencil)
settled
{s} substantive
static

House prices have remained static for several months. - Ev fiyatları aylarca sabit kaldı.

settle
deeprooted
indissoluble
unshakable
unshaken
unalterable
pivot
apodictic
deep-seated
steady

Please hold this ladder steady. - Lütfen bu merdiveni sabit tut.

Hold this ladder steady. - Bu merdiveni sabit tutun.

sessile
hard-and-fast
steadier
staunch
stending
sabit bakış
stare
sabit disk
hard disk
sabit durmak
hold still
sabit hat
(Telekom) landline
sabit hat
(Telekom) land line
sabit olmayan
unsteady
sabit değer
constant value
sabit disk
(Bilgisayar) hard drive
sabit doz
(Tıp) fixed dose
sabit duran
steady
sabit eşya
fixtures
sabit fikir
ideefixe
sabit gaz
(Çevre) intert gas
sabit hacim
constant volume
sabit hat
fixed line
sabit hat
(Telekom) main line
sabit hız
(Otomotiv) cruising
sabit kalan
invariable
sabit kanat
fixed wing
sabit kopya
(Bilgisayar) hard copy
sabit köprü
(Diş Hekimliği) fixed bridge
sabit kütük
(Bilgisayar) permanent file
sabit motor
inboard engine
sabit oran
(Ticaret) fixed rate
sabit oran
(Ticaret) peg
sabit oran
(Ticaret) flat rate
sabit sayı
(Matematik) constant
sabit şey
constant
sabit şey
fixture
sabit fikir
obsession
sabit durum
steady
sabit fikir
Obsession, fixed idea, monomania, idee fixe, bee, crank, hobbyhorse
sabit kiymet
stable bonds
sabit kur
(Finans) Fixed exchange rate
sabit kıymet
Fixed asset
sabit sermaye
Fixed capital
sabit aktifler
permanent assets
sabit akım
constant current
sabit akış ağzı
constant bleed orifice
sabit alan
constant field
sabit anten
fixed antenna
sabit arma
standing rigging
sabit askı
fixed suspension
sabit ağırlık
constant weight
sabit bakmak
rest on
sabit bakışlarla
fixedly
sabit balon
mil . captive balloon
sabit bedel
fixed charge
sabit bent
(Çevre) fixed weir
sabit bobin
stator
sabit borç
(Ticaret) capital liability
sabit bölge
immobile layer
sabit bıçak
ledger blade
sabit cephe
(Askeri) stationary front
sabit değil
not fast
sabit dingil
fixed axle
sabit direnç
fixed resistor
sabit disk
fixed disk
sabit dizin tahsisi
(Askeri) assign fixed directory
sabit durmak
stay put
sabit döviz kuru sistemi
(Hukuk) fixed exchange rate system
sabit düşük
(Bilgisayar) fixed low
sabit eko
(Askeri) fixed echo
sabit eko
(Askeri) permanent echo
sabit engel
(Askeri) fixed obstacle
sabit eylem
fixed action
sabit eşya
fixture
sabit fikir
idee fixe
sabit fikir
fixed idea, obsession
sabit fikir
crank
sabit fikir
fixed idea, idée fixe
sabit fikir
bee
sabit fikir
hobbyhorse
sabit fikir
fixed idea

We had better do away with such a fixed idea. - Böyle bir sabit fikirden kurtulsak iyi olur.

sabit fikir
monomania
sabit fikir haline gelmiş
one-track
sabit fikirli
dyed in the wool
sabit fikirli
intransigent, hidebound
sabit fikirli
hard core
sabit fikirli
obsessive

I think Tom is obsessive. - Sanırım Tom sabit fikirli.

Do people ever accuse you of being obsessive? - İnsanlar seni hiç sabit fikirli olarak suçlar mı?

sabit fikirli
hard shell
sabit fikirli tip
monomaniac
sabit fikirlilik
monomania
sabit fikre kapılmış
hagridden
sabit fiyat
fixed price
sabit fiyat
(Hukuk) constant price
sabit fiyat
flat price
sabit fiyat
flat rate
sabit fiyatlı
price maintained
sabit flanş
fixed flange
sabit frekans
fixed-frequency
sabit gelir
fixed income

I'm on a fixed income. - Ben sabit gelirliyim.

sabit gerilim
constant voltage
sabit gez
(Avcılık) single position rear sight
sabit gider
(Gıda) fixed cost
sabit göbek
fixed hub
sabit hal
steady state
sabit hastane
station hospital
sabit hat
roadbed
sabit hata
constant error
sabit hatve
fixed pitch
sabit havuz
dry dock
sabit hedef
fixed target
sabit hız
constant speed
sabit ivme
constant acceleration
sabit jant
(Otomotiv) fixed rim
sabit kalem
indelible pencil
sabit kalmak
stiffen
sabit kalmak
hold up
sabit kalmak
steady
sabit kalmak
remain firm
sabit kasnak
fixed pulley
sabit kerteriz hattı
(Askeri) line of constant bearing
sabit kiralı süresiz kontrat
feu
sabit kiriş
fixed beam
sabit kol
stationary arm
sabit kondansatör
fixed capacitor
sabit kurlar
(Hukuk) fixed exchange rates
sabit kıymetleri azaltma
depletion
sabit masa
fixed table
sabit masraflar
overheads
sabit mesnet
fixed support
sabit metin
(Bilgisayar) static text
sabit mil
fixed shaft
sabit motor
fixed engine
sabit mürekkep
marking ink
sabit mürekkep
indelible ink
sabit nem
constant moisture
sabit nicelik
invariant
sabit nokta
fixed point
sabit noktalı
fixed point
sabit odaklı
fixed focus
sabit olmak
be set in stone
sabit olmama
unsteadiness
sabit olmama
inconstancy
sabit olmayan
flexible
sabit olmayan
inconstant
sabit olmayan
floating
sabit orta
(Bilgisayar) fixed medium
sabit ortam
(Bilgisayar) fixed media
sabit pim
(Otomotiv) fixed pin
sabit pin
fixed pin
sabit potansiyel
constant potential
sabit prim
(Ticaret) uniform premium
sabit radar
(Askeri) fixed radar
sabit rehber abone listesi
(Askeri) fixed directory subscriber list
sabit rehber ünite listesi
(Askeri) fixed directory unit list
sabit rol
fixed role
sabit sarı çiçek boyası
xanthin
sabit seçenek
(Pisikoloji, Ruhbilim) fixed alternative
Turkish - Turkish
Gerçekliği tespit edilmiş, kanıtlanmış olan
Yerinden oynamayan, yer değiştirmeyen, durağan
(Osmanlı Dönemi) duran; doğruluğu ispatlanmış
Değişmeyen, hep aynı kalan, önceden ayarlanmış
(Osmanlı Dönemi) VEZİN
(Osmanlı Dönemi) VATID
SABİT
(Osmanlı Dönemi) Doğruluğu isbat edilmiş olan
SABİT
(Osmanlı Dönemi) Duran, yerinde durup hareket etmeyen
sabit mesnet
(İnşaat) Cisim üzerinde doğrultusu bilinmeyen bir kuvvet oluşturarak cismin her doğrultuda ötelenme hareketini önleyen mesnet
sabit fikir
Saplantı
sabit kalem
Kopya kalemi
sabit olmak
Bir şeyin varlığı, gerçekliği kesin olarak belli olmak
sabit olmak
Durağan durumda bulunmak
ZEYD BİN SABİT
(Osmanlı Dönemi) (R.A.) Sahabe-i Güzinden ve Aşere-i Mübeşşeredendir. Henüz on bir yaşında iken isteği ile İslâmiyet'i kabul etmiştir. Kur'ân-ı Kerim'i kemiklerde yazılı ve hâfızların ezberinde iken bugünkü şeklinde ilk olarak yazan, bu hizmette en büyük hizmet kendisine nasib olandır. Resul-ü Ekrem'in (A.S.M.) kâtipliğini yapmıştır. Süryanice de öğrenmişti. Hz. Ebu Bekir-i Sıddık'ın (R.A.) hilâfeti mes'elesinde Ensar'ı tenvir etmiş, hakikatı izah etmiştir. Hz. Ömer ve Hz. Osman (R.A.) devirlerinde büyük hizmetler görmüş ve beyt-