Evlenecekleri söylentisi dolaşıyor.
- It's rumored that they are going to get married.
Şirketin bir Amerikan şirketi ile ilişki kuracağı söylentileri var.
- It is rumored that the firm is going to tie up with an American company.
Şehirde bir söylenti dolaşıyordu.
- A rumor circulated through the city.
Ben, söylentinin kaynağını bilmiyorum.
- I don't know the origin of the rumor.
Bu dedikodular muhtemelen doğru.
- These rumors are probably true.
Bu dedikoduyu kimin çıkardığını biliyorum.
- I know who started the rumor.
Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.
- The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
John is rumored to be next in line for a promotion.
They say he used to be a thief, but that's just rumor.
There's a rumor going round that he's going to get married.
... another, maybe even Google Glasses, maybe the rumored ...