ruin or deterioration

listen to the pronunciation of ruin or deterioration
English - Turkish

Definition of ruin or deterioration in English Turkish dictionary

pot
{i} çanak

Mary çanak çömleğini dekore ediyor. - Mary is decorating her pottery.

Antik bir çanak çıkarıldı. - An antique pot was dug out.

pot
{i} tencere

Ben çorbayı büyük tencerede pişiririm. - I cook soup in a big pot.

Tencereyi kaynatan paradır. - Money will make the pot boil.

pot
pota

İnsan oğluna sonsuz potansiyel bahşedilmiştir. - Human beings are gifted with infinite potential.

Herkes kendi potansiyeline güvenir. - Everyone believes in their own potential.

pot
kap

Kapta hiç şeker var mı? - Is there any sugar in the pot?

Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı. - Tom moved the flower pot to the left and the secret door slid open.

pot
oturak
pot
esrar

Ben İspanya'dayken bu tür müzik dinledim. O çok hızlıydı ve onun hayranları onunla dans etmek için esrar içtiler. - When I was in Spain, I listened to this kind of music. It was very fast and its fans smoked pot in order to dance to it.

pot
kap,v.dik: n.kap
pot
akıntının nehir dibinde açtığı yuv
pot
{f} konservelemek
pot
{i} pot
pot
baca başlığı
pot
bir kap dolusu
pot
maden veya topraktan yapılmış yuvarlak kap
pot
{f} cebe indirmek
pot
{i} lazımlık
pot
{i} göbek

Son zamanlarda top gibi bir göbek büyütüyorum. Bu orta yaş olmalı. - Lately, I've been growing a pot belly. It must be middle age...

pot
(isim) kap, demlik, cezve, çanak, saksı, çömlek, testi, kupa, toprak kap, pot, ortaya konan para, pota (maden), lazımlık, esrar
pot
{i} toprak kap, çömlek
pot
{i} argo haşiş
pot
lazı

Bize daha fazla patates lazım. - We need more potatoes.

English - English
pot
ruin or deterioration

    Hyphenation

    ruin or de·te·ri·o·ra·tion

    Turkish pronunciation

    ruın ır dîtîriıreyşın

    Pronunciation

    /ˈro͞oən ər dəˈtərēərˌāsʜən/ /ˈruːən ɜr dɪˈtɪriːɜrˌeɪʃən/
Favorites