New York'un caddeleri çok geniştir.
- The streets of New York are very wide.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Ön kapı sonuna kadar açıktı.
- The front door was wide open.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Henüz tamamen uyanık değilim.
- I'm not wide awake yet.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
- Keep your eyes wide open!
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.