Tom John'un oda arkadaşı oldu.
- Tom became John's roommate.
Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.
- My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.
Oda arkadaşım bir parti veriyor.
- My roommate's having a party.
Tom John'un oda arkadaşı oldu.
- Tom became John's roommate.