Turkish - English
Definition of roketi in Turkish English dictionary
- sky rocketing
- roket
- rocket
Tom boiled some eggs on the rocket stove that he had just built.
-Tom yeni yaptığı roket sobada birkaç yumurta kaynattı.
It's not rocket science.
-O, roket bilimi değil.
- insansız uzay roketi
- probe
- roket
- (Havacılık) bird
- roket
- (Askeri) ballistic missile
- sparrow roketi
- (Askeri) sparrow
- roket
- projectile
- besleme roketi
- rocket booster
- burgu roketi
- (Askeri) spin rocket
- deneme roketi
- (Havacılık) test rocket
- denizaltı roketi
- submarine rocket
- fren roketi
- retrorocket
- geciktirme roketi
- retrorocket
- havai fişek roketi
- shell
- honest john roketi
- (Askeri) honest john
- iyon roketi
- (Askeri) ion rocket
- jato roketi
- jato rocket
- kimya roketi
- (Askeri) chemical projectile
- konum roketi
- (Havacılık) attitude rocket
- roket
- rocket ship
- roket
- rocket (a missile, often used as a weapon)
- roket
- aerospace
- sulu yakıt roketi
- (Askeri) wet fuel rocket
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of roketi in Turkish Turkish dictionary
- roket
- Atış sırasında mekanik olarak yön verilen, yörüngesinin başlangıcında öz itmeli olarak yol alan ve daha sonra yalnız balistik kanunlarına bağlı kalan mermi
- roket
- Bir çeşit füze