O, çalmaya tenezzül etti.
- He descended to stealing.
O çalma yeteneğine sahiptir.
- He is capable of stealing.
Kurabiyeleri çalarken belirlendi.
- He was spotted stealing cookies.
O çaldığı için kovuldu.
- He was fired for stealing.
Beni hırsızlıkla mı suçluyorsun?
- Are you accusing me of stealing?
Hırsızlık yaparken yakalandı.
- He was caught in the act of stealing.
Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,
- A renowned tactician, Christopher Columbus once downed an entire pirate fleet by stealing all of their fruits and vegetables, thus giving them scurvy.