Tom çok pahalı dolaşım ücretleri olduğu için burada cep telefonunu kullanamıyor.
- Tom can't use his cell phone here because he has very expensive roaming charges.
Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi.
- They were encouraged not to let their cattle roam freely.
I bought free roam egg from the market.
Bir Japon erkek çocuğun rüştüne varır varmaz evini terk etmesi ve macera arayışı içinde kara yoluyla dolaşması gerekliliği eski zamanlarda gelenekti.
- It was the custom in old times that as soon as a Japanese boy reached manhood he should leave his home and roam through the land in search of adventures.
Meralarda dolaşmayı severim.
- I like to roam about the fields.