Seçim sonuçları beklediğimizdi.
- Election returns were what we had expected.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
- I must return home within a week.
Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.
- The president was forced to return to Washington.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Bir araba iade etmek istiyorum.
- I'd like to return a car.
Bunu iade etmek istiyorum.
- I'd like to return this.
Ah! Tekrar unuttum! Bugün bir kitabı iade etmek için kütüphaneye gitmem gerekiyordu.
- Ah! I forgot again! I was supposed to go to the library to return a book today!
Okumayı ve hayatta başarılı olmayı tercih ettiğim için eve geri dönmek istiyorum.
- I want to return home, as I prefer to study and to succeed in life.
Onun tek isteği, geri dönmek ve tek kızını son bir kez görmekti.
- Her one wish was to return and see her only daughter one last time.
Tom kaybettiği köpeğinin getirilmesi için bir ödül önerdi.
- Tom offered a reward for the return of his lost dog.
Bir kişi bir şeyi ödünç alırken bir melek yüzüne sahip olur fakat onu geri getirirken şeytan yüzüne sahip olur.
- A person will have the face of an angel when borrowing something, but the face of the devil when returning it.
Zürih'ten Boston'a uçmak sekiz saat sürer, ancak dönüş için sadece altı.
- It takes eight hours to fly from Zurich to Boston, but only six for the return trip.
Eski arkadaşım bana yazdı, yurt dışından dönüşü ile ilgili bilgi verdi.
- My old friend wrote to me, informing me of his return from abroad.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Dave asla tekrar okula geri dönmedi.
- Dave never returned to school again.
O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.
- She prayed for her son's return.
Hepimiz senin geri dönüşünden ötürü gergindik.
- We were all anxious for your return.
Ben geçen Pazar Hanako ile karşılaştığımda, üç gün önce döndüğünü söyledi.
- When I met Hanako last Sunday, she said she had returned three days before.
Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?
- What does Tom get in return for all the work he's done?
Semptomlar geri gelmedi.
- The symptoms haven't returned.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Osaka.
Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
- I have a return ticket to Tokyo.
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Geri dönenlerin Japonya'da yaşamaya alışma sorunu var.
- Returnees have trouble getting used to life in Japan.
O dönene kadar burada beklerim.
- I'll wait here until he returns.
Parayı hemen ona iade etmemi istedi.
- He asked me to return the money to him immediately.
Paramın hemen iade edilmesini istiyorum.
- I want my money returned immediately.
Su her şeyin anasıdır; her şey sudan gelir, ve suya döner.
- Water is the principle of all things; all comes from water, and to water all returns.
Tom yıllardır vergi beyannamesi vermemiş.
- Tom hasn't filed a tax return in years.
O çağrılarımı yanıtlamadı.
- She didn't return my calls.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, she returned home.
Uzun bir yokluktan sonra eve geri döndü.
- After a long absence, he returned home.
Ne zaman arabayı geri vermek zorundayım?
- When do I have to return the car?
Tom ödünç aldığı kitabı getirmek için geldi.
- Tom came to return a book he'd borrowed.
Onun dönmesi için sabırsızlanıyordu.
- She was impatient for him to return.
Tom'un eve geri dönmesi olası değil.
- It's unlikely that Tom will ever return home.
Tom karşılık olarak bir şey istedi.
- Tom wanted something in return.
Keşke iyiliğe karşılık verebilsem.
- I only wish I could return the favor.
Bu parayı ona geri vermeyi unutmamam lâzım.
- I've got to remember to return this money to him.
Kalemimi geri vermeyi unutma.
- Don't forget to return my pen.
O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.
- He returned home from Europe in 1941, when the war broke out.
Ne zaman geri döneceksin?
- When will you return?
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Many happy returns of ye day to us my Dr Love.
This function returns the number of files in the directory.
Whan Kyng Marke harde hym sey that worde, he returned his horse and abode by hym.
The player couldn't return the serve because it was so fast.
Hand in your return by the end of the tax year.
If one players plays a trump, the others must return a trump.
Do you want a one-way or return?.
It yielded a return of 5%.
Although the birds fly north for the summer, they return here in winter.
I suppose here is none woll be glad to returne – and as for me,’ seyde Sir Cador, ‘I had lever dye this day that onys to turne my bak.’.
You should return the library book within one month.
I expect the house to be spotless upon my return..
... a new generation of heroes returns to civilian life ...