Tom sessiz, nazik ve saygılıydı.
- Tom was quiet, polite and respectful.
Öğrenciler öğretmenlerine karşı saygılı değildiler.
- The students were not respectful towards their teacher.
Tom'un isteklerine saygı göstermek zorundaydım.
- I had to respect Tom's wishes.
Tom'un isteklerine saygı göstermek zorundaydım, bu yüzden gittim.
- I had to respect Tom's wishes, so I left.
İki insan birbirlerini mükemmel şekilde anlıyorlardı, ve birbirlerinin güçlü niteliklerine karşılıklı saygıları vardı.
- The two men understood one another perfectly, and had a mutual respect for each other's strong qualities.
Yaşlılara saygı duyarım.
- I respect the elderly.
Talebini hürmetkar bir lisanla arzetti.
- He couched his demand in respectful words.
Talebini hürmetkar bir lisanla arzetti.
- He couched his demand in respectful words.
Erkek ve kadınlar birçok açıdan tamamen farklıdırlar.
- In many respects, women and men are totally different.
Ben her açıdan başarısız oldum.
- I've failed in every respect.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
- In that respect, my opinion differs from yours.
Sanırım kırsal yaşam bazı bakımlardan şehir yaşamından daha üstündür.
- I think country life is superior to city life in some respects.
Tom Mary'ye çok saygı duymaktadır.
- Tom respects Mary a lot.
Hindular et, özellikle sığır eti yemezler, onlar hayvanların yaşamlarına saygı duymak için temel olarak vejetaryendirler,
- Hindus don't eat meat, in particular beef, and they are mainly vegetarian in order to respect the animals' lives.
Kurallara uymak çok önemlidir.
- It's very important to respect the rules.
Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.
- Japanese differ from American in many respects.
Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.
- He's well respected for his management skills.
Herkes tarafından saygı duyuluyorsun.
- You're respected by everybody.
O, bir Amerikalı bilim adamı, Albert Einstein'a saygı duyuyor.
- He respects Einstein, an American scientist.
Bu mektuplarla ilgili olarak, sanırım en iyi şey onları yakmaktır.
- With respect to these letters, I think the best thing is to burn them.
Mali konularla ilgili olarak, Bay Jones şirketteki başka birinden daha çok bilir.
- With respect to financial matters, Mr. Jones knows more than anyone else in the company.
Ebeveynlerinin senin için belirlediği kurallara uymalısın.
- You should respect the rules your parents set for you.
Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
- Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling.
The mourners paid their last respects to the deceased poet.
They failed to respect the treaty they had signed, and invaded.
Syngman Rhee kept imprisoned the Dowager Queen Yun Empress Sunjeong of the Korean Empire for fear of the respect the people held for her.