Anne kararlı bir şekilde Green Gables'ı satmamalısın dedi. - You mustn't sell Green Gables, said Anne resolutely.
Anne kararlı bir şekilde Green Gables'ı satmamalısın dedi.
You mustn't sell Green Gables, said Anne resolutely.
Kararlı olduğumu düşünüyorum. - I think I'm resolute.
Kararlı olduğumu düşünüyorum.
I think I'm resolute.