Definition of resi̇m in Turkish English dictionary
- resim
- picture
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- resim
- painting
This is a picture of my own painting.
- Bu kendi yaptığım bir resimdir.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- resim
- image
Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
- Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout.
- Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.
- resim
- picture; photograph, photo" " fotoğraf; illustration; drawing; due, tax, toll
- resim
- drawing
Tom is drawing a picture.
- Tom bir resim çiziyor.
Picasso kept drawing pictures until he was 91 years old.
- 91 yaşında kadar Picasso resim çizmeye devam etti.
- resim
- tableaux
- resim
- delineate
- resim
- (Bilgisayar) pict
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow.
- Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.
- resim
- pix
- resim
- audio-visual
- resim
- frame
Do you like this painting? Yes, but I think the frame is more expensive than the picture. Where did you buy it?
- Bu tabloyu seviyor musun? Evet, ama çerçeve resimden daha pahalı sanırım. Onu nereden satın aldın?
This is a picture frame made of plastic.
- Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
- resim
- (Bilgisayar) art
He went to art school to study painting and sculpture.
- O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
I can't draw, but my sister is a great artist.
- Ben resim yapamam ama kız kardeşim büyük bir sanatçıdır.
- resim
- representation
- resim
- eikon
- resim
- photo
Why are these photos so important?
- Bu resimler neden bu kadar önemli?
Can I comment on one of your photos?
- Resimlerinden birine yorum yapabilir miyim?
- resim
- figure
- resim
- likeness
- resim
- art of drawing or painting pictures; painting; drawing
- resim
- illustration
The book's illustrations are very good.
- Kitabın resimleri çok iyi.
- resim
- effigy
- resim
- picture; drawing; illustration; painting; fresco; mosaic; print; photograph
- resim
- fee
Just looking at a picture of food makes me feel nauseous.
- Sadece yiyecek resimlerine bakmak bana mide bulantısı hissettiriyor.
- resim
- (a) ceremony
- resim
- (Hukuk) charge
- resim
- tax
- resim
- tablature
- resim
- pictorial
A metaphor is a pictorial expression.
- Bir metafor resimsel bir ifadedir.
- resim
- tax, duty, impost
- resim
- dues
- resim
- tableau
- resim dersi
- art lesson
- resim sergisi
- art gallery
- resim taslağı
- drawing
- renkli resim
- (Bilgisayar) color picture
- resim al
- (Bilgisayar) take picture
- resim altı
- (Bilgisayar) caption
- resim arama
- picture search
- resim başı
- (Teknik,Televizyon) flyback
- resim boyutu
- (Bilgisayar) image size
- resim boyutu
- (Bilgisayar) picture size
- resim dersi
- (Eğitim) painting lesson
- resim gizle
- (Bilgisayar) hide picture
- resim göster
- (Bilgisayar) show picture
- resim için
- (Bilgisayar) for pictures
- resim kapat
- (Bilgisayar) close picture
- resim karesi
- (Bilgisayar) frame
- resim karesi
- (Bilgisayar) frames
- resim metni
- (Bilgisayar) caption text
- resim notu
- (Reklam) legend
- resim olarak
- (Bilgisayar) as a picture
- resim sanatı
- drawing
- resim sergisi
- picture gallery
- resim seç
- (Bilgisayar) select picture
- resim tübü
- picture tube
- resim tüpü
- kinescope
- resim tüpü
- (Teknik,Televizyon) television tube
- resim türü
- (Bilgisayar) image type
- resim türü
- (Bilgisayar) picture type
- resim yapmak
- draw
Some of the students like to draw pictures.
- Öğrencilerden bazıları resim yapmaktan hoşlanırlar.
- resim yarat
- (Bilgisayar) create picture
- resim yazı
- (Dilbilim) hierogliphic
- resim yazı
- (Dilbilim) logography
- resim yok
- (Bilgisayar) no picture
- resim yükle
- upload picture
- resim çek
- (Bilgisayar) take a picture
- resim çekmek
- take a picture
It never occurred to me to take a picture of how the garden looked before we started pulling weeds.
- Yabani otları çekmeye başlamadan önce bahçenin nasıl göründüğüne dair bir resim çekmek hiç aklıma gelmedi.
All you have to do to take a picture is push this button.
- Bir resim çekmek için yapmanız gereken bütün şey bu düğmeye basmaktır.
- resim çekmek
- take a photo
- resim çekmek
- take a photograph
- resim çizmek
- draw a picture
The young child uses crayons to draw a picture.
- Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.
- resim öğesi
- picture element
- resim albümü
- photo album
benim resim albümüm çok güzel.
- resim fırçası
- pencil
- resim göndermek
- send pictures
- resim çerçevesi
- Frame
- resim aç
- (Bilgisayar) open picture
- resim ağırlıklı gazetecilik
- photojournalism
- resim biçimi
- (Bilgisayar) picture format
- resim defteri
- drawing book
- resim dizini
- (Bilgisayar) picture index
- resim döşeme
- (Bilgisayar) picture tiling
- resim düzeni
- (Bilgisayar) picture layout
- resim ekler
- (Bilgisayar) adds a picture
- resim elemanı
- picture element
- resim eşlemesi
- picture synchronization
- resim frekansı
- picture frequency
- resim galerisi
- picture gallery
- resim gibi
- pictorial
- resim gibi
- very beautiful
- resim göndermek
- send a picture
- resim gösterir misiniz
- Would you show me some pictures
- resim kalemi
- drawing pencil
- resim kalıbı
- line engraving
- resim kutusu
- (Bilgisayar) pictures well
- resim kâğıdı
- drawing block
- resim kâğıdı
- drawing paper
- resim kütüphanesi
- stills library
- resim lambası
- picture tube
- resim masası
- sliding table
- resim menüsü
- (Bilgisayar) picture menu
- resim monitörü
- picture monitor
- resim negatifi
- picture negative
- resim netliği
- picture definition
- resim noktası
- picture point
- resim pergeli
- drawing compass
- resim pergeli
- drawing compasses
- resim sanatı
- pictorial art
- resim sayacı
- frame counter
- resim seçici
- vision mixer
- resim sil
- (Bilgisayar) deletepicture
- resim sinyali
- picture signal
- resim tahtası
- drawing board
- resim tara
- (Bilgisayar) scan image
- resim tarama
- hatching
- resim tarama
- picture scanning
- resim taslağı
- cartoon
- resim taşıyıcı
- picture carrier
- resim tüpü
- picture tube
- resim vermek
- photo
- resim vermek
- photograph
- resim yapmak
- paint
Painting is my passion.
- Resim yapmak benim tutkumdur.
His hobby is painting.
- Onun hobisi resim yapmaktır.
- resim yapmak
- to draw, to paint
- resim yazı
- pictogram
- resim yazısı
- pictography
- resim yolu
- (Bilgisayar) image path
- resim çekme
- picture taking
- resim çekmek
- to take a photo, to take a photograph, to take a picture
- resim çektirmek
- have one's likeness taken
- resim çerçevesi
- picture frame
This is a picture frame made of plastic.
- Bu, plastikten yapılmış bir resim çerçevesi.
- resim çivisi
- thumbtack
- resim çivisi
- drawing-pin
- resim çizmek
- to draw a picture
The young child uses crayons to draw a picture.
- Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.
- resim öğretmeni art teacher
- nın
- resim üstadı
- old master
- resim şeklinde
- pictorial
- karakalem resim
- charcoal
- küçük resim fırçası
- pencil
- dini resim
- icon
- boya resim
- (Sanat) painting picture
- geçerli resim
- (Bilgisayar) current image
- grafik resim
- diagram
- mini resim
- (Televizyon) thumbnail
- modern resim
- modern painting
- naif (resim)
- naive
- perspektif resim
- perspective drawing
- peyzaj resim
- (Mimarlık) landscape painting
- portre resim
- portrait painting
- pozitif resim
- positive
- resimler
- (Bilgisayar) images
She explained her ideas with images.
- Düşüncelerini resimlerle açıkladı.
Tom painted his son's bedroom with images of dogs and cats.
- Tom oğlunun yatak odasını kedi ve köpek resimleriyle boyadı.
- resimler
- pictures
These pictures were painted by him.
- Bu resimler onun tarafından yapıldı.
We showed him some pictures of the Alps.
- Biz ona Alpler'in bazı resimlerini gösterdik.
- sonraki resim
- (Bilgisayar) next image
- soyut resim
- abstract painting
- teknik resim
- drawing
- resim
- shot
- resim
- pattern
I can see some intricate patterns in the picture.
- Ben resimde bazı karmaşık desenler görebiliyorum.
- resim
- valentine
- resimler
- tableaux
- resimler
- erotica
- acemice boyanmış resim
- daub
- net resim
- Clear picture
- resim
- pic
Everyone is smiling in the picture.
- Resimde herkes gülümsüyor.
This is a picture of her own painting.
- Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- resim
- pıcture
Everyone is smiling in the picture.
- Resimde herkes gülümsüyor.
The picture on the wall was painted by Picasso.
- Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
- robot resim
- Photofit, identikit, police sketch
- vesikalık resim
- passport picture
- çizgi resim
- sketch
- çıplak resim
- nude pictures
- benzetme resim copy of
- a great painting
- birim/resim
- (Bilgisayar) units/picture
- bit eşlemli resim dosyası
- (Bilgisayar) bitmapped picture file
- bu resim hangi döneme ait
- What period is this painting from
- büyük boy resim kâğıdı
- atlas
- cam resim
- composition made of stained glass
- canlı resim
- animated film
- canlı/resim
- (Bilgisayar) vivid/graph
- değişik fotoğrafların bileşimi resim
- composite photograph
- dini resim
- ikon
- doğal boyutlu resim
- macrograph
- ekli küçük resim
- inset
- eski fotoğraf tekniği ile basılmış resim
- daguerreotype
- filmden resim çekmek
- retake
- fiyata göre resim uygulanan tarife
- sliding scale
- gazeteden kesilmiş resim
- newspaper clipping
- gazeteden kesilmiş resim
- newspaper cutting
- geometrik resim
- geometrical drawing
- gizil resim
- (Bilgisayar) latent image
- gotik resim
- gothic painting
- guaş resim
- gouache
- gölgeli resim
- sciagraphy, sciagraphic picture
- iyi resim veren
- photogenic
- iyi resim vermek
- photo well
- iyi resim vermek
- photograph well
- izometrik resim
- (Fizik,Teknik) isometric drawing
- kabartma resim veya şekil
- cartouch
- kabartma resim veya şekil
- cartouche
- kahverengi ağırlıklı resim
- sepia
- karakalem resim
- charcoal drawing
- karma resim
- (Sanat) composite painting
- karma resim sergisi
- group painting exhibition
- kazma resim engraving
- (picture)
- kolaj tekniğiyle yapılmış resim
- collage
- koyu resim
- (Bilgisayar) dark picture
- küçültülmüş resim
- reduction
- kırpıntı resim
- clipart
- kıymet üzerinden resim
- (Latin) ad valorem duty
- line art resim
- (Bilgisayar) line art images
- metin/resim
- (Bilgisayar) text/graph
- mikroskobik resim
- micrograph
- mum boya ile resim yapmak
- crayon
- mum boya ile yapılmış resim
- crayon
- noktalarla resim yapma
- stipple
- noktalarla resim yapmak
- stipple
- noktalarla yapılan resim
- stipple
- oyma resim
- graven image
- oyma resim
- engraving
- pastel resim
- pastel
- pastoral resim
- pastoral
- pozitif resim sinyali
- (Teknik,Televizyon) positive video signal
- resim
- diptych
- resim
- {i} piece
I never want to see his face again, so I tore all of his pictures into pieces and burned them.
- Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.
- resim
- model
- resim
- portraiture