Ben birinci sınıf bir kamara ayırmak istiyorum.
- I want to reserve a first-class stateroom.
Saat altıda dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for four at six.
İki kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for two.
Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat.
Japonya'nın altın ve döviz rezervleri 1998'in sonunda $68.9 milyarı gösteriyordu, bir yıl öncekinden $77.0 milyar daha aşağı.
- Japan's gold and foreign exchange reserves stood at $68.9 billion at the end of 1998, down from $77.0 billion a year earlier.
Bu trende yer ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a seat on this train.
Otel odamı üç hafta önceden ayırttım.
- I reserved my hotel room three weeks in advance.
Saat altıda dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
- I'd like to reserve a table for four at six.
Federal Reserve chairman Ben Bernanke testifying before the Senate banking, housing and urban affairs committee.
I reserved a table for us at the best restaurant in town.
This cake is reserved for the guests!.
New oil reserves are continuously being discovered, but not as fast as the existing ones are running out.
We reserve the right for modifications.
I accept your view with one reserve.