Tom dramatik bir etki için durakladı.
- Tom paused for dramatic effect.
Tom ve Mary'nin ilişkilerinin hikayesi dramatik olaylarla doludur.
- The story of Tom and Mary's relationships is full of dramatic events.
Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.
- Medical science has made a dramatic advance.
Yüzyılın sonuna gelindiğinde, dünya sıcaklıkta çarpıcı bir artış yaşamış olacak.
- By the end of the century, the earth will have experienced a dramatic increase in temperature.