Suçu için hiç pişmanlık göstermedi.
- He exhibited no remorse for his crime.
Tecavüzcü, yargılanması sırasında hiçbir pişmanlık işareti göstermedi.
- The rapist showed no signs of remorse during his trial.
Tom Mary'nin arabasını çaldıktan sonra vicdan azabıyla doluydu ve bir kalemde sildi.
- Tom was full of remorse after stealing Mary's car and writing it off.
Tom Mary'nin arabasını çaldıktan sonra vicdan azabıyla doluydu ve bir kalemde sildi.
- Tom was full of remorse after stealing Mary's car and writing it off.
Fadıl pişmanlık duyuyordu.
- Fadil sounded remorseful.
Dan, Linda'nın öldürülmesi konusunda pişman değildi.
- Dan wasn't remorseful about killing Linda.
Fadıl suçlarından dolayı çok pişmandı.
- Fadil was remorseful for his crimes.
Sami çok pişmandı ve gerçeği söyledi.
- Sami was very remorseful and he told the truth.
Presented to the tears of soft remorse.
There was a remorseful look on her face.