English - Turkish
Definition of remedy; relief; amends; reparation; hence, one who brings relief in English Turkish dictionary
- boot
- {i} çizme
Tom çizmesini çıkardı.
-Tom took off his boots.
O, bir çift çizme aldı.
-She bought a pair of boots.
- boot
- bot
Ben bazı kayak botları almak istiyorum.
-I want to buy some ski boots.
O, çamuru botlarından kazıyarak temizledi.
-He scraped the mud off his boots.
- boot
- çarık
- boot
- (Otomotiv) kovan
- boot
- üstüne bir de
- boot
- işe yaramak
- boot
- sepetlemek
- boot
- potin
- boot
- {f} tep
Yağmur çizmelerimi giymeyi ve sokaktaki su birikintilerinde tepinmeyiı severim.
-I like to put on my rain boots and stomp in the puddles in the street.
- boot
- {i} açış
- boot
- boottree çiz
- boot
- {f} önyükle
- boot
- (isim) bot, çizme; otel ayakkabı boyacısı; bagaj [aut.]; koruyucu tabaka
- boot
- arabanın bagajı
- boot
- işten çıkartma
- boot
- ayak ve bacağı sıkıştıran çizme benzeri işkence aleti
- boot
- {f} tepmek
- boot
- {f} bilgisayarın belleğine komutlar okutarak sistemi
Related Terms
English - English
Definition of remedy; relief; amends; reparation; hence, one who brings relief in English English dictionary
- boot
remedy; relief; amends; reparation; hence, one who brings relief
Hyphenation
remedy; relief; amends; reparation; hence, one who brings re·liefPronunciation
Resimler
History
Favorites