reluctant, averse, indisposed

listen to the pronunciation of reluctant, averse, indisposed
English - Turkish

Definition of reluctant, averse, indisposed in English Turkish dictionary

unwilling
isteksiz

Tom ikinci el bir bilgisayar için o kadar çok para ödemek için isteksizdi. - Tom was unwilling to pay that much money for a secondhand computer.

Tom Mary'ye karşı tanıklık etmek için isteksiz gibi görünüyor. - Tom seems to be unwilling to testify against Mary.

unwilling
gönülsüz

Onu yapmaya gönülsüzüm. - I'm unwilling to do that.

Sorun, Tom'un görüşmeye tamamen gönülsüz olması. - The problem is Tom's complete unwillingness to negotiate.

unwilling
unwillingnessisteksizlik
unwilling
unwillingly istemeyerek
unwilling
kafasının dikine giden
unwilling
inatçı
unwilling
{s} boyun eğmeyen, inatçı, kafasının dikine giden
unwilling
{s} hevessiz, isteksiz, gönülsüz
English - English
{s} unwilling
reluctant, averse, indisposed
Favorites