Tom çok meşgul ve ilişkiler için fazla zamanı yok.
- Tom is very busy and doesn't have much time for relationships.
Tom, yakın kişisel ilişkilerden rahatsız.
- Tom's uncomfortable with close personal relationships.
Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.
- I don't know anything about their relationship.
Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun.
- I think you're reading too much into John's relationship with Jane.
Ciddi bir ilişki ile ilgilenmiyorum.
- I'm not interested in a serious relationship.
Tom'la olan ilişkim seni ilgilendirmez.
- My relationship with Tom isn't your concern.
İlişkiye hazır olmadığımı düşünüyorum.
- I don't think I'm ready for a relationship.
Dan en genç halası Linda'yla sapkın bir cinsel ilişkiye başladı.
- Dan began an erratic sexual relationship with his youngest aunt, Linda.
... But yeah, I guess I hear things about relationships that ...
... things, and the relationships between them. ...