General, onun konuşmasını kesmeden, onun ağır fildişi sopasıyla onun kafasına vurdu; barbar düştü.
- The general, without interrupting his speech, hit him on the head with his heavy ivory stick; the barbarian fell.
Barbarla saldırdı ve şehrimizi yağmaladı.
- The barbarians raped and pillaged our city.
Kendilerine uygar diyorlar ama barbar dedikleri kadar vahşiler.
- They call themselves civilized, but they're just as savage as those they call barbarians.
Onlar, barbar dediklerinden çok daha vahşidirler.
- They are much more savage than those they call barbarians.