Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.
- There is no regular boat service to the island.
Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
- Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
Ben müdavim olmak istiyorsam, geriye kalanın iki katı kadar çok çalışmak zorundayım.
- If I'm to become a regular, I have to work twice as hard as the rest.
Bu spor salonunda devamlı müşteriyim.
- I'm a regular at this gym.
Bu çevredeki bir restoranda devamlı müşteriyim. Bugün orada öğle yemeği yiyelim.
- I'm a regular at a restaurant in this neighborhood. Let's have lunch there today.
Amerikalı turist İtalyan stili dondurmada ısrar etti, zira o normal dondurma için çok yenilikçi idi.
- The American tourist insisted on gelato, for he was too hipstery for regular ice cream.
Beş galon normal benzin, lütfen.
- Five gallons of regular, please.
Türkçe çok kurallı ve mantığa uygun bir dil.
- Turkish is a very regular and logical language.
Bu yıl da, amatör müzisyenler için düzenlenen çok sayıda düzenli konserler var.
- This year too there are many regular concerts for amateur musicians being held.
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Türkçe çok kurallı ve mantığa uygun bir dil.
- Turkish is a very regular and logical language.
Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
- Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
- Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
Ben okuldayken, sürekli dövülürdük. Bugünlerde, birçok okulda bir öğretmenin bir öğrenciye vurması yasadışıdır.
- When I was at school, we were caned regularly. Nowadays, it's illegal in many schools for a teacher to hit a student.
Bu civardaki barlara ve birahanelere sürekli takılır.
- He's a regular at the bars and pubs around here.
Ben sadece sıradan bir ofis çalışanıyım.
- I'm just a regular office worker.
Esperanto gerçekten düzenli ve kolay bir dildir.
- Esperanto is a truly regular and easy language.
Her zamanki gibi onu fulle. Nakit ödeyeceğim.
- Fill her up with regular. I'll be paying in cash.
Türkçe çok kurallı ve mantığa uygun bir dil.
- Turkish is a very regular and logical language.
Bu çevredeki bir restoranda devamlı müşteriyim. Bugün orada öğle yemeği yiyelim.
- I'm a regular at a restaurant in this neighborhood. Let's have lunch there today.
Bu spor salonunda devamlı müşteriyim.
- I'm a regular at this gym.
This gentleman was one of the architect's regulars.
Maintaining a high-fibre diet keeps you regular.
The nurses turned the patient regularly in order to prevent pressure sores.
- The nurses turned the patient regularly in order to prevent bedsores.
The nurses turned the patient regularly in order to prevent bedsores.
- The nurses turned the patient regularly in order to prevent pressure sores.