O, gidemediğine pişman.
- He is regretful that he couldn't go.
Bende geriye bakmak ve yaptıklarım için pişman olmak eğilimi yoktur.
- I don't tend to look back and regret what I've done.
Herhangi bir şeyden pişman olmak istemiyorum.
- I don't want to regret anything.
Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
- I think everyone looks back on their childhood with some regret.
Tom gece geç saatlerde verdiği karardan pişmanlık duyuyor.
- Tom regrets the decision he made late last night.
Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
- He expressed regret over the affair.
Hepsi onun ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
- They all expressed regret over her death.
O, bu kayba son derece üzüldü.
- He deeply regretted this loss.
Bu duruma çok üzüldük.
- I regret this very much.
He regretted his words.
I regret that I have to do this, but I don't have a choice.