Mülteciyi bir mağaraya götürdük ve fırtınanın geçmesini bekledik.
- We took refuge in a cave and waited for the storm to pass.
Yiyecekler ve battaniyeler mültecilere verildi.
- Food and blankets were given to the refugees.
O hiç sığınacak yer bulamadı.
- He couldn't find any refuge.
Mülteciler köprünün altında saklandı.
- Refugees hid under the bridge.
O kamptaki mülteciler bir aydır kıt kanaat geçinmektedirler.
- The refugees in that camp have been living from hand to mouth for a month.