refine; improve; complete; make faultless

listen to the pronunciation of refine; improve; complete; make faultless
English - Turkish

Definition of refine; improve; complete; make faultless in English Turkish dictionary

perfect
mükemmel

O, mükemmel bir centilmendir. - He is a perfect gentleman.

O mükemmel olmaktan uzaktır. - He is far from perfect.

perfect
kusursuz

Tom kusursuzca sakin durdu. - Tom stood perfectly still.

Görev kusursuz olarak gitti. - The mission went perfectly.

perfect
olgun
perfect
tamamlanmış geçmiş zamanlı fiil
perfect
mükemmelleştirilmiş
perfect
tastamam
perfect
berkemal
perfect
tam

Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum. - I can understand your position perfectly.

Ben tamamen normalim. - I'm perfectly normal.

perfect
eksiksiz
perfect
iyice öğrenilmiş
perfect
mükemmelleştir(mek)
perfect
aynı çiçekte hem erkeklik hem dişilik uzvu olan
perfect
{f} mükemmelleştirmek

Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı. - He spent hours perfecting his air guitar skills.

perfect
{f} kusursuz yapmak
perfect
(fiil) tamamlamak, kusursuz yapmak, mükemmelleştirmek
perfect
{f} bitirmek, tamamlamak
perfect
{s} k.dili. tam, sapına kadar: perfect nonsense tam
perfect
{f} geliştirmek
English - English
{f} perfect
refine; improve; complete; make faultless
Favorites