O mallarının fiyatını düşürmek zorunda kaldı.
- He had to reduce the price of his wares.
O mağaza, fiyatlarını düşürmek zorunda kaldı.
- That store had to reduce their prices.
Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.
- I have to reduce my expenses this month.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.
Doktor Tom'a kırmızı et tüketimini azaltmasını söyledi.
- The doctor told Tom to reduce his red meat consumption.
O ithalatta vergi azaltmak istedi.
- He wanted to reduce the tax on imports.
Doktor Tom'a kırmızı et tüketimini azaltmasını söyledi.
- The doctor told Tom to reduce his red meat consumption.
Lütfen müziğin sesini azaltır mısın?
- Can you please reduce the volume of the music?
O kitabı indirimli bir fiyata satmıyoruz.
- We're not selling that book at a reduced price.
Bunu indirimli bir fiyatla aldım.
- I bought it at a reduced price.
Fiyatlar yüzde 20 ila 40 oranında azalmıştır.
- Prices have been reduced by 20 to 40 percent.
Bu makale hem askeri harcamaları azaltmanın sakıncalarını hem de faydalarını analiz eder.
- This article analyzes both the benefits and the drawbacks of reducing military spending.
Karaoke stresi azaltmak için iyidir.
- Karaoke is good for reducing stress.
Geri tepme, silahın hassasiyetini azaltır.
- The recoil reduces the weapon's accuracy.
Gıda ambalajı bozulmayı azaltır.
- Food packaging reduces spoilage.
Neither nor I (in 1966) could conceive of reducing our science to the ultimate absurdity of reading Finnish newspapers almost a century and a half old in order to establish priority..
The term (\lambda x.\, x)\,y can beta reduce to y\!.
Real bargains: these precious books are reduced at half price!.
chicken served with a reduced red wine sauce.
... and allowed us to reduce our reliance on Cold War stockpiles ...
... spending that the military hasn't asked for. That's $8 trillion. How we pay for that, reduce ...